Bugün ders notlarım arasında eski Yunan'da şarabın nasıl yapıldığı ile ilgili kısımlara denk geldim. Hemen o zamanları hayal etmeye başladım, gülümsedim karşımdaki kızıl ağaca hayallerle.
Bakın şarap nasıl yapılıyormuş;
Yunan dünyasında üzüm hasır sepetlerde döndürülerek veya ayakla çiğnenerek sıkılıyordu.
Tatlı bir müzik çalarken, zevkle... Tüm o keyfi de akıtarak mahsule...
Pithos'lara konulan yaşamsal sıvı, kapaklar sırla kapandıktan sonra mahzenlere alınıyor veya toprağa gömülüyordu. Hava geçişini önlemek için, kapakları kapamada reçine, balmumu gibi maddeler kullanılıyordu (Bu arada bu metot öyle sevilmiştir ki hala Yunanistanda reçine aromalı şarap "Retsina" sevilerek tüketilir, ben de beğenmiştim).
Şıranın ekşimesini önlemek için deniz suyu, reçine, zift, alçı taşı, tebeşir, köknar-çam ağacı parçaları kullanılıyordu (şu güzelliğe bakar mısınız?).
6 ay sonra kaplar açılıp tüketiliyordu.
Şarabı durultmak için mermer tozu, dayanıklılığı artırmak için reçine, bozulmayı önlemek için deniz suyu katılıyordu. Bugün kullandığımız yöntemlere ne kadar da benzer :)
Güzel şaraplarla kalın
Merak edenler, Ertan Anlı'nın Bağ Güzeli adlı kitabına göz atabilirler, keyifli bir kitap.
hıımmm mesleki bilgi diyosun.
YanıtlaSilöküzgözü boğazkere ve kalecik karası.
:)
:) artık ufaktan şarap hakkında da yazmaya başlayayım diyorum :)
Sil