Ülkemizi en iyi şekilde temsil edebilmek için elimden gelen her gayreti gösterdiğimi belirtmek isterim. Buradaki arkadaşlar Türkiye ve Türk kültüründen bihaber olunca, iş başa düştü ve onca işimin arasında hem ev arkadaşımla olan grubumuza hem de laboratuvar arkadaşlarıma bir Türkiye ve Türk yemekleri tanıtımı yapmak farz oldu.
Bu arada bir sunum hazırlayacak vaktim olmadığı için hali hazırda internette bulunan tanıtımlardan 3-5'ini kullanarak bir karışım yaptım. Türkiye'nin tanıtım videosu zaten klasik, ardından Türkler hakkındaki gerçekler diye güzel bir sunum vardı, onu Yunanistan'da da kullanmıştık fakat onun iyi kalite halini bulamadım. Artık idare ettik. (Buraya eklemek istedim fakat şimdi bakınca hiç bulamadım, onu bir grup hazırlamıştı galiba Justin McCarty'nin "Who are the Turks?" adlı kitabından) Sonrasında şunlara da bir baktık. http://www.youtube.com/watch?v=mdv4JQWtu2Y
Ve Adana'nın tanıtımı için de youtube'dan birkaç videoya baktık.
Sunumda Atatürk'ün resmini görüp sordular, sonrasında da bir duygulandım, bir anlattım gözlerim dola dola. Modern Türkiye'nin kurucusunu. Bitik bir ülkeyi kurtarmak için çabasını. Bizim için önemini, özellikle benim için-Türk kadını için önemini anlattım. Türk kadınının Avrupadaki hemcinslerinden önce seçme ve seçilme hakkına sahip olduğunu bilmiyorlardı, çok şaşırdılar. Yaptığı yenilikleri, ne kadar açık fikirli,ileri görüşlü ve hoşgörülü olduğunu. Ne kadar elegant bir şekilde iç ve dış politika yürüttüğünü. Düşmanlarının bile onu saygı ile andığını. Sanata, çalışmaya, okumaya ne kadar düşkün olduğunu. Türk kadınının hakettiği şekilde yaşaması için ne kadar çaba sarf ettiğini. Çok şaşırdılar onu hala bölesi bir sevgi ile anmama. Normalde hiç böyle olmam ama bugün çok duygulandım işte, bilemiyorum.
Neyse fazla duygusallaşmadan menüye geçelim. Mönü 1: giriş=Mantı,
ara yemekler ve aperatifler=yaprak sarma, lahana sarma, biber dolma, cacık, kısır, turşu, mevsim salata
ana yemek=fırın köfte, patates.
Tatlı olarak da pişmaniye.
Mantıya bittiler ama çok şaşırdım, alalacele yaptığım köfte çok beğenildi. Pişmaniye de gecenin yıldızlarındandı diyebiliriz.
Bunların yanında önce çocukluğuma damgasını vuran bir Sezen Aksu (Tabi ki "Gülümse" albümünden) ve ardından da mucize nağmeler çaldım. Süper oldu. Aslında bir rakı (hiç de sevmem) eksikti. Sevmesemde şimdi aslında çok özel bir içki. Bir kere kendi kültürü, stili var. Ne yapalım bu kadar oldu. Onun yerine yemekle bir Saint-Emillion içtik, Pişmaniyenin yanına da tatlı bir Sauternes.
Ben koşuşturmacanın ortasındayken, mantının son halini çekemeden yediler. Biz Adana'da salçalı nohutlu suda haşlayıp, sarmısaklı yoğurt dökeriz. Çok da güzel olur, bayıldılar. Bu arada gerekli malzemeler konusunda çok sıkıntı yaşadım ama burada bir Türk bakkal var sağolsun, ondan gidip gelip alıyorum herşeyleri.
Bu aynı menüyü iki kere hazırladım, sunumlarla beraber.
Köfte
Ama sadece bu resim kalmış çünkü benim elim bulaşıkta, hizmette olunca kimse fotoğraf çekmiyor.
Bunu da laboratuvardaki en yakın arkadaşım Emanuele'in isteği üzerine (kendisi ilk sefer gelememişti) ilk seferde katılamayan arkadaşlar için düzenledim ama bu biraz daha kolay oldu çünkü laboratuvara getirdim bu defa.
Bu seferin yıldızı da mercimekli köfte, humus ve Turkish delight yani lokum idi. Övünmek gibi olmasın ama mercimekli köftem hala konuşuluyor desem yeridir. Humus da pek görünmemiş ama mercimekli köftenin yanında duruyor. Üzeri bol maydanoz, sumak ve pulbiberle kaplı olunca görünmemiş. Üzerine cızırdayan yağını eklemezsek eksik olur. En sevdiğim kısım. Bizim Adana daha bir baharatlı, süslemeli seviyor. Yemekleri salçalı seviyor. Mesela ekşiyi biz daha çok kullanıyoruz. Bu humusu da ben dışarıda çok yavan bulmuştum. Biz ekşisi, sarmısağı ile malzemesi bol yapıyoruz. Hatırlamıyorum bir şehir dışı gezide beyaz beyaz getirmişlerdi de bir şey anlamamıştım. Bu arada bir de içli köfte yapacağım ilerki günlerde. Ben içli köftenin haşlanan türünü daha çok severim, kızarmışını da severim gerçi de. Ama yeri gelmişken belirtmek gerek ki, iki tür için de için de geçerli, harcında ceviz yoksa yemem. Öylesi düşkünüm boğazıma da.
Ev arkadaşımın doğum günü menüsünü de artık olup bittikten sonra eklerim. Ne diyebilirim ki... Ben seviyorum yemeklerimizi, kültürümüzü, insanımızı.
Bir kere sıcak, paylaşımcı, yardımsever.
Ağız tadıyla yaşamamız dileğiyle...
Ellerine sağlık, yemekler kadar sunumun içeriği de kulağa harika geliyor..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
Sil