22 Aralık 2012 Cumartesi
İşte bir HASAT hikayesi
Snooth'un görsellerine zaten dayanamıyordum, bu posterlerine bittim. İşte karşınızda bir hasat hikayesi. Orjinal postere linkte verdiğim kaynaktan ulaşabilirsiniz.
Kaynak; http://www.snooth.com/articles/harvest-infographic/
İçeceğiniz şaraba karar veremiyorsanız...
Farklı şarap çeşitleri tablosu
Bu kadar çok şarap içinden hangisinin hoşunuza gideceğini nasıl bulabilirsiniz? Bu tablo çok yardımcı olabilir. Posterin üzerine tıklayınca veya kaynak adresten büyük versiyonuna ulaşabilirsiniz.
Kaynak: http://winefolly.com/review/different-types-of-wine/

14 Aralık 2012 Cuma
Benim ev yapımı vişne likörüm
7 Aralık 2012 Cuma
Ev buldumm
Uzun zamandır Bordo'da ev arıyorum. Yurtlar kabul etmiyor, yer yok. Evler çok pahalı. Vize alamıyorum derken bugün sonunda ev buldum :)) Appartager diye bir site aracılığıyla. Çok faydalı bir site eğer Fransa'da bir oda arıyorsanız.
Fransızlar bizim gibi değil. Benim yüzleştiklerim, vize servisi dahil, pek arkadaş canlısı değildi. Umarım bu genel bir tutum değildir. Git gide kendi ülkemin, insanlarımın aslında nasıl iyi olduğunu anlıyorum. Benim memleketim gibisi yok.
Keşke kendi ülkemizde daha iyi çalışma şartlarımız olsaydı da başka arayışlara hiç girmeseydik.
Yoruldum mu ne...
17 Kasım 2012 Cumartesi
Çeşit aroması nedir?
Üzümden gelen, belirli çeşidi, iklimi ve toprağı yansıtan aromatik bileşikler, şarapların bölgesel karakteri ve kalitesi üzerine diğer aroma bileşiklerine göre daha belirleyici bir rol oynar. Bu bileşikler şaraplarda çeşit aromasından sorumludurlar. Buna karşın, bunlar üzümlerde serbest halde bulunanlardan farklılık gösterebilirler. Misketler gibi, aromatik çeşitlerin şıraları da şaraplarına benzer aromatik bir şıra verirler. Ancak birçok nötr aromalı üzüm çeşitlerinin şıraları pratikte kokusuzdur. Böyle olduğu halde yapıldığı üzüm çeşidinden gelen, karakteristik aromalı şaraplar verirler. Bu, birçok bilinen üzüm çeşidinde doğrudur: Merlot, Cabarnet Sauvignon, Cabarnet Frank, Sauvignon Blanc, Semillion, değişik Pinot çeşitleri, Gamay, Chardonnay, Chenin Blanc… vb. Üzümden gelen aroma ön bileşikleri kokusuz yapıdaki bağlı aroma maddeleri, şarapta çeşit aroması oluşturdukları için şarapçılıkta çok önemlidirler.
“Çeşit aroması” deyince her bir üzüm çeşidinin kendine özgü uçucu aroması vardır anlamına gelmez. Aslında aynı aileden birkaç üzüm çeşidinin şıra ve şaraplarında, diğer meyve ve bitkilerde olduğu gibi, aynı aromatik bileşikler ve onların öncüleri bulunur. Her bir üzüm çeşidinden yapılan şarapların bireysel aromatik karakteri çeşitli bileşiklerin son derece değişken kombinasyonları ve konsantrasyonlarından kaynaklanır. Vitis vinifera üzümlerinde bulunan ve ayrıntılı çalışılmış aromatik bileşikler terpen ailesine aittir. Bu bileşikler misket üzümleri ve onların şaraplarının karakteristik aromalarından sorumludurlar. Bununla birlikte, nötr üzüm çeşitlerinde de düşük konsantrasyonlarda bulunurlar. Genel olarak terpen bileşikleri serbest yapıda ve kokusuz, çoğunlukla glikozit yapıdaki öncül formda üzüm ve şaraplarda tanımlanmışlardır.
Aynı zamanda diğer bileşikler de çeşit aromasına katkıda bulunurlar. Tam olarak terpen sayılamayacak olan norizoprenoidler üzümlerdeki karotenoidlerin kimyasal yada enzimatik yıkımı ile elde edilirler. Aynı zamanda glikozit yapıda öncüller olarak da bulunurlar. Günümüzde Cabarnet Sauvignon gibi üzüm çeşitlerindeki sebze (biber) aromasında metoksipirazinlerin rolü iyice anlaşılmıştır. Bu bileşikler üzümlerde serbest formda (öncül halde olmayan) tanımlanmıştır. Yakın zamanda tiol fonksiyonlu, oldukça aromatik bazı kükürt bileşiklerinin, özellikle Sauvignon Blanc ve bazı üzüm çeşitlerinin aromalarında önemli rol oynadıkları saptanmıştır. Bu bileşikler üzümlerde S-sisteine bağlı yapıda bulunurlar.
31 Ekim 2012 Çarşamba
Elektromanyetik alan konusunda doktora yapmış bir arkadaşın ağzından;
Öncelikle dizüstü bilgisayarlarını asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstünde kullanmayın.
...
En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar (bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin.
"Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar. Saatlerce havalandırsanız bile tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.
Elinizin hemen altındaki klavye ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir. Mutlaka kablolu mouse kullanınız. . Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. "RSI (Repetitive Strain Injury)" denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve "Carpal Tunnel Sendorumu (tekrar eden hareket sendromu )" ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler.
Lazer baskı yapan yazıcılar, çalışmaları sırasında ozon gazı üretirler. Uzmanlar kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarının, manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu söylüyorlar.
Mesela çoğumuzun kullandığı Bluetooth kablosuz bağlantısı için HP firmasının resmi kitapçığı "lütfen sağlığınız için bir metreden kısa mesafede Bluetooth kullanmayın” diyor.
Eğer bütçeniz yetiyorsa LCD dediğimiz ince ekranlardan alın. Bunun radyasyon seviyesi daha düşüktür.
Bilgisayar kasanızı bedeninizden uzak tutun. Kabloları mümkün olduğunca uzun tutarak çevrenizdeki boş alanı uzatın, Bilgisayar masanızı metal aksamdan değil, ahşap ve elektrik yükü tutmayacak şekilde oluşturun.
Bilgisayarınızın bağlı olduğu prizi mutlaka topraklı yaptırın.
Günde bir kaç saatten fazla keyif, oyun ve web gibi zorunlu olmayan aktiviteler için bilgisayar karşısında zaman harcamayın.
Son olarak, bilinen tüm elektronik cihazlarda elektromanyetik alanı yakalama becerileri yüzünden özellikle ametist kristalleri kullanmanızı ve bilgisayarınızın yakınına koymanızı önereceğim.
Bu ametist kristalleri belli aralıklarla deniz suyuyla topraklandıklarında elektrik yükleri sıfırlanarak gereken koruma alanını sağlamaya devam ederler."
Sevgili okurlar, ben şahsen Balıkesir Dursunbey Güğü Köyü'nde çalışırken, köyde ametist madeni olması nedeniyle, bol miktarda ametist kristali edinmiştim.
VE EN ÖNEMLİ KONU: . . . Eğer acil servis doktoru falan değilseniz, cep telefonunuz uyuyacağınız odada asla açık olarak kalmamalı. Gece siz uyurken Yatak Odanızdan en az 10 metre uzakta olmalıdır!!!!
Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda hep başınız ağrır.. Unutmayınki , konuşurken de telefonun patlama gibi bir tehlikesi vardır . . . Mutlaka KULAKLIK KULLANIN ! ! !
Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın.
Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın.
Son olarak; kullanmadığınız aletleri fişten çekin. Yapılan araştırmaya göre, "stand by" da yani bekleme modunda kalan aletler, gene elektrik tuketıyorlar. Ve ABD'de bekleme modunda tüketilen elektiriğe " vampir elektirik" deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor.
Tüm bu aletlerin neden olduğu masraf ve küresel ısınma yetmiyormuş gibi, bizi de tüketiyorlar yavaş yavaş. . .
Hayalperestin notu: Ben bir de kaktüsün radyasyonu emdiğini biliyorum ama onunla ilgili daha cevap bekliyorum. Haber alınca paylaşırım.
22 Ekim 2012 Pazartesi
5 Ekim 2012 Cuma
Öküzgözü üzümü hakkında :)
Bu kalite üzümümüz hakkında biraz bilgi verelim...
Efendim, öküzgözü üzümü ülkemizin en iyi kırmızı şaraplık çeşitleri arasında yer almaktadır. Elazığ, Malatya ve Gaziantep yörelerinde yetiştirilir (Cabaroğlu ve ark.,2006). Öküzgözü üzümü toplam fenol bileşikleri ve antosiyanin bakımından oldukça zengin bir çeşittir, yani renk özellikleri iyidir.
Öküzgözü, ülkemizde yetiştirilen en iri üzüm olarak da bilinir. Adını üzümün iriliğinden değil öküzgözü gibi koyu renkli olmasından alır :)) Yuvarlak ve koyu renklidir; yapılı, kalıcı, kırmızı meyvemsi, dolgun, hafif tanenli özellikleriyle yıllandırılmaya uygundur.
Öküzgözü üzümü yoğun olarak Elazığ yöresinde yetiştirilmekte ve aynı yörede yetiştirilen Boğazkere çeşidi ile karıştırılarak şaraba işlenmektedir. Hatta diyebiliriz ki Elazığ yöresinde şaraplık üzümlerin hemen hemen tamamını Öküzgözü ve Boğazkere çeşitleri oluşturmaktadır (Canbaş ve ark., 1995; Akar, 2011). Elazığ bölgesinde yetiştirilen Öküzgözü çeşidinin alkol miktarları % 12.5- 13.5 ve asit oranları litrede 5.5-7 gramdır. Şeker ve asit miktarının oldukça yüksek olması şaraplara aromatik ve dolgun bir yapı kazandırır (Canbaş ve ark., 2001).
Nice kaliteli şaraplara...
Keyifle kalın.
Referanslar:
AKAR, 2011.TR32 Düzey 2 Bölgesinde (Aydın, Denizli, Muğla) Bağcılık ve Şarap İmalatı, T.C. Güney Ege Kalkınma Ajansı Endüstri Mühendisi İzleme ve Değerlendirme Birimi – Uzman Şubat 2011 DENİZLİ.
CANBAŞ, A., ÜNAL, Ü., DERYAOĞLU, A., ERTEN, H., CABAROĞLU, T. 1995. Elazığ Yöresi Şaraplık Öküzgözü ve Boğazkere Üzümleri Üzerinde Teknolojik Araştırmalar. I. 1988 ve 1989 Yılı Denemeleri. Gıda, 20 (5), 281- 288.
CANBAŞ, A., CABAROĞLU, T., ERTEN, H., DERYAOĞLU, A., ÜNAL, Ü., SELLİ, S., 2001. Öküzgözü ve Boğazkere Üzümlerinin ve Bunlardan Elde Edilen Şarapların Genel Özellikleri. Gap II. Tarım Kongresi, 24-26 Ekim, Şanlıurfa, 225-234.
1 Ekim 2012 Pazartesi
Çal karası, çal karası...
Lâl Kavaklıdere Çalkarası üzümlerinden yapılıyor. Yazları özellikle pembe şaraba bayılıyorum. Kola ve ona benzer diğer gazlı içecekleri kestiğimden beri iyice vazgeçilmez oldu benim için. Peki nasıl bir üzümdür bu Çalkarası?
"Çalkarası Denizli, özellikle Çal ilçesi ve çevresinde yetiştirilen ve adını bu ilçeden alan ülkemizin yerli şaraplık siyah çeşitlerinden birisidir. Taneleri orta büyüklükte, elipsoidal şekilli, etli ve sulu bir üzüm çeşididir. Renk potansiyelinin düşük olması kırmızı şarap olarak değerlendirilmesine pek imkan vermez. Bu nedenle genellikle pembe şaraba işlenir veya kupaj şarabı olarak değerlendirilir. Şarabının alkolü % 11-14 (h/h) ve toplam asidi 5-7 g/l (tartarik asit) arasında değişir. Çalkarası nötr bir çeşit olmasına rağmen duyusal açıdan dengeli, aromaca zengin bir şarap vermektedir. Bu çeşitten elde edilen şaraplar ağızda oldukça lezzetli dengeli ve kalıcı bir tat bırakmaktadır." İşte böyle anlatılıyor Prof. Dr. Turgut Cabaroğlu hocamın ve arkadaşlarının çalışmasında (2008)...
"Çalkarası Denizli, özellikle Çal ilçesi ve çevresinde yetiştirilen ve adını bu ilçeden alan ülkemizin yerli şaraplık siyah çeşitlerinden birisidir. Taneleri orta büyüklükte, elipsoidal şekilli, etli ve sulu bir üzüm çeşididir. Renk potansiyelinin düşük olması kırmızı şarap olarak değerlendirilmesine pek imkan vermez. Bu nedenle genellikle pembe şaraba işlenir veya kupaj şarabı olarak değerlendirilir. Şarabının alkolü % 11-14 (h/h) ve toplam asidi 5-7 g/l (tartarik asit) arasında değişir. Çalkarası nötr bir çeşit olmasına rağmen duyusal açıdan dengeli, aromaca zengin bir şarap vermektedir. Bu çeşitten elde edilen şaraplar ağızda oldukça lezzetli dengeli ve kalıcı bir tat bırakmaktadır." İşte böyle anlatılıyor Prof. Dr. Turgut Cabaroğlu hocamın ve arkadaşlarının çalışmasında (2008)...
Çalkarası üzümlerinden elde edilen pembe şarapların aroma maddeleri üzerine yaptıkları aynı çalışmada GC-MS ile 62 aroma bileşiği belirlemişlerdir. Çalışmada araştırmacılar Çalkarası şarabındaki en önemli aroma grubunun meyve kokuları veren esterler (22 ester tanımlanmış) olduğunu bildirmişlerdir. Aynı zamanda aroma aktif değerleri dikkate alınarak Çalkarası şarabının en önemli aroma aktif bileşiklerinin esterlerden etil oktanoat, etil hekzanoat, etil bütanoat, etil izovalerat ve izoamil asetat olduğunu belirtmişlerdir.
Çalkarası ile veda ediyorum bu akşama bende, yoğun taze kırmızı ve beyaz olgun meyveler-tatlı baharatlar eşliğinde, şerefinize!
Çalkarası ile veda ediyorum bu akşama bende, yoğun taze kırmızı ve beyaz olgun meyveler-tatlı baharatlar eşliğinde, şerefinize!
CABAROĞLU, T., ŞEN, K., ZORLU, S., 2008. Çalkarası üzümlerinden elde edilen pembe şarapların aroma maddeleri bileşiminin GC-MS-FID ile belirlenmesi. Ulusal Bağcılık-Şarapçılık Sempozyumu ve Sergisi, Bildiriler Kitabı, 6-8 Kasım, Denizli, 67-75.
5 Eylül 2012 Çarşamba
Sangriaaaa mı dediniz???
1. Çok lezzetli bir sangria yapmak için öncee çok sevimli bu işin eksperi bir adet arkadaş bulunulur.
2. Çok keyifli mevsim meyveleri alınır, yıkanır, temizlenir.
3. Bir şişe ucuz şarap alınır.
4. Bir paket meyve suyu, mesela portakal suyu koyduk biz.
5. Meyveler ufak parçalar halinde gönlünüzce dilimlenir.
6. Dolaba konulur yarım gün beklenir.
7. Vee mutlu son: harika kokan çok leziz bir içecek.
AFİYET OLA!
18 Ağustos 2012 Cumartesi
15 Ağustos 2012 Çarşamba
Gece hasadı
Gece 9'da başlayan hasat sabaha dek sürecek!
Böyle toplanınca üzümler günün sıcağından etkilenmiyor...
Fotoğraflar için Semril'e teşekkürler
11 Ağustos 2012 Cumartesi
28 Temmuz 2012 Cumartesi
19 Temmuz 2012 Perşembe
Misketlere ben düştü
18 Temmuz 2012 Çarşamba
Yine yollar göründü
8 Temmuz 2012 Pazar
Misket'in peşinde
Tez konum Bornova Misketi olunca, bu eşsiz üzüm düşürdü beni yollara...
Salihli ilk durağımdı
Sağolsunlar Kavaklıdere çalışanları beni aldılar ve yola koyulduk
Pendore inanılmaz bir yer (http://www.pendorebaglari.com/) 191 ha bağ alanı ile Türkiye'nin en büyük tek parça bağı.

Bornova Misketi
Pendore çok kontrollü ve verimi sınırlandırılmış özel bir bağ. Birçok parsele ayrılmış olan bağda bugün üretimi çok sınırlı olan Bornova Misketi dışında Chardonnay, Sauvignon Blanc, Boğazkere, Öküzgözü, Cabarnet Sauvignon, Syrah, Merlot, Alicante Bouchet, Petit Verdot, Grenache, Sangiovese, Tempranillo, Montepulciano, Carignan, Malbec ve Mourvedre üzümleri de üretilmektedir.
Bardak şeklindeki parsel ayrımına bayıldım
Bağ o kadar kontrollü ki, kendi meteoroloji istasyonları bile var.
Diğer gün İzmir Menderes Bağlarındaydım
Menderes'te ilk bağımız Oğlanağası mevkiinde bulunan 20 da alanda ekili, 18-20 yıllık bir goble bağ. Tamamen misket ekili. Verim 900/1000 kg/da civarında tutuluyor. Bağ sahibi Ali Mehmet Arda.
Menderes'teki 2. bağımız ise Sarıçay mevkiinde bulunan eskiden goble iken şimdi telli terbiye sistemine alınmış yaklaşık 18 yıllık bir bağ.
Menderes'teki 3. bağımız Altıntepe mevkiinde Bekir Çevik'e ait olan telli terbiye sistemli bağ.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bu Blogda Ara da Bul :)
Her hakkı saklıdır!!!
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği bu blogdaki eserlerin tamamının telif hakları yazara aittir. Herhangi bir şekilde "alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu" belirtilmeden ve yazarın blogundan link vermeden kullanmak suçtur.